
Bebekler ciltlerinde pek çok farklı doğum lekesiyle doğabilir. En sık görülen doğum lekeleri arasında doğuştan benler, Café-au-lait lekeleri, moğol lekesi ve hemanjiomlar yer alır. Bir doğum lekesinin doğru bir şekilde teşhisi, takibi ve gerekiyorsa uygun şekilde tedavisi için dermatoloji uzmanına danışılması gerekir.
Doğuştan benler, doğumda farkedilen ya da ilk 6 ay içinde ortaya çıkan kahverenkli lekelerdir. Değişik boyut, şekil ve renk tonlarında olabilir. Yüzeylerinde sıklıkla kıllanma izlenir. Doğuştan benler şekil, boyut, renk ve vücuttaki yerleşim yerine göre “dermatoskopi” denilen bir inceleme yöntemi aracılığıyla değerlendirilir. Özellikle büyük çaplı doğuştan benler melanom (ben kanseri) açısından yüksek risk taşımaktadır. Doğuştan benlerin düzenli aralıklarla kontrol edilip, zaman içindeki gelişim ve değişimleri izlenmelidir. Takiplerinde değişim gösteren riskli doğuştan benlerin, biyopsi alınarak incelenmesi ve/veya cerrahi olarak çıkartılması gerekebilir.
Café-au-lait lekesi
Sütlü kahve renginde oval şekilli lekelerdir. Genellikle tek bir leke şeklinde bulunup tedavi ya da takip gerektirmemekle birlikte; vücutta birkaç adetten fazla olması halinde çeşitli sistemik hastalıklara eşlik edebilmekte ve önem kazanmaktadır.
Moğol lekesi
Özellikle asya kökenli bebeklerin sırt ve kalçasında görülen mavimsi-gri renkli geniş bir lekedir. Büyüme evresinde genellikle tamamen kaybolur.
Hemanjiyom
Çileğe benzeyen kırmızı doğum lekesidir. Vasküler (damarsal) kökenli olan hemanjiomlar, genellikle küçük çaplarda olup, doğumdan sonraki ilk yıl hızlı büyüyebilmekle birlikte; ilerleyen yıllarda kendiliğinden küçülerek kaybolur. Öte yandan, büyük çaplı hemanjiomların, çeşitli komplikasyonlara yol açabilmeleri nedeniyle tedavi ve takip edilmeleri gerekmektedir. Sıklıkla yüz bölgesinde görülen vasküler kökenli koyu kırmızı-morumsu Porto şarabı lekesi ise kalıcı olup ve yaşla birlikte daha da koyulaşır. Estetik olarak ciddi problem yaratan bu tarzdaki vasküler doğum lekelerinde, son yıllarda geliştirilen lazer teknolojileriyle tedavi yapılabilmektedir.